5-)Floyd-rose'lu bir gitarın artıları ve eksileri nelerdir?

Aslında düşününce floyd-rose'un genel anlamda insanın başına dert olan bir şey olduğunu fark etmek çok da zor olmasa gerek. Ama nedense bir türlü vazgeçemiyoruz floyd-rose'dan ve floyd-rose'lu gitarlardan. Sonuç olarak bir zevk/ihtiyaç meselesi.

Amacım burda floyd rose'u kötülemek ya da yüceltmek değil, sadece bazı şeyleri sıralayıp floyd-rose ile sabit köprülü gitarlar arasında tercih yapmaya çalışanlara ya da floyd-rose'lu bir gitar aldığında ne gibi şeylerle karşılaşacaklarını merak edenlere biraz fikir vermek. Bu konuda kimilerine göre artı kimilerine göre eksi olabilecek bir çok şey var. Onun için artı ve eksileri ayırmayıp aklıma gelen her şeyi sıralayıp değişik görüşleri yazacağım.



1-)Sustain sorunsalı

Sustain belki de bu piyasada insanlar tarafından en çok önemsenen kavram, herkes aldığı gitarın sustain'inin çok iyi olmasını istiyor. Aslında belki de büyük bir çoğunluk için aslında çok da fazla gerekli değil. Floyd-rose kullananların bir kısmı da -gayet beklenilen bir şekilde- floyd-rose'lu gitarların sustain'inin az olmasından yakınırlar. Bunun sebebi sizin de tahmin edebileceğiniz gibi floyd'un yerine konulabilmesi için gövdede açılan delik (ne kadar çok kütle o kadar çok sustain) ve daha çok tellerin bir ucunun havada salınıyor olması.(daha doğrusu yukarıda bahsettiğimiz sustain block içerisinde) Yalnız artık yüksek gainli amfiler sayesinde (floyd-roselu bir gitar kullanan bir gitaristin yüksek gain kullanma olasılığının da yüksek olduğunu düşünürsek) bu olay bir miktar sorun olmaktan çıkıyor. Ayrıca köprü ne kadar kaliteliyse, sustain block diye tabir ettiğimiz parça ne kadar ağır ne kadar yoğunsa sustain o kadar az azalacaktır, sabit köprülü veya string-thru gitarlara göre...



2-)Tondaki tokluk

Yukarıda bahsettiğim gibi floyd-rose'u gövdenin içine yerleştirmek için gövdede açılan delik gövdedeki ağaç miktarını yani gitarın ağırlığını azalttığı için ve yine tellerin bir kısmı boşta sallanıyor oldukları için floyd-roselu gitarların tonları aynı özellikteki sabit köprülü gitarlara göre daha zayıf, hacimsiz oluyor. Kimileri bunun iyi bir şey olduğunu düşünebilir tabii ki, bu bir zevk meselesi ama genel görüş aksinin daha iyi olduğu yönünde ihi Bunu gidermek için yapılabilecek çok fazla bir şey yok aslında, floyd'u bloklamak bu sorunu çözecektir büyük oranda ama tabii bunu tercih edecek olsaydınız herhalde bu yazıyı okumuyor olurdunuz, en azından bu kısmını...



3-)Tondaki metaliklik-parlaklık

Floyd-roselu gitarların tonları sabit köprülü gitarlara göre daha parlak olur. Bunun sebebi de tellerin içine girdiği kütlenin metal olmasıdır. Kimileri bunun tonda sadece parlaklık gibi bir etki değil aynı zamanda metalik duyulma gibi bir etki yaptığını da söylüyorlar. Şahsen pek anlayamadığım, farkına varamadığım bir şey bu (metaliklik) ama dediğim gibi bazılarını rahatsız ediyor. Bunu gidermek için de yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Manyetik seçimine dikkat etmek önemli ama bu konuda. Nasıl ki ağacın karakterine göre manyetiğe dikkat ediyorsak, floyd-rose'un da gitarın genel anlamda ses karakterinde payının olduğunu unutmayıp ona göre manyetik seçimi yapmak akıllıca olacaktır.



4-)Akord problemi

Bu herhalde floyd rose denince akla gelen ilk şey olsa gerek! Kaliteli bir floyd-rose'u olan bir gitar mı daha iyi akord tutar yoksa sabit köprülü gitarlar mı? Genellikle sabit köprülü gitarlarda birkaç şarkıda bir akord yapmak gerekir. İyi ayarlanmış, iyi bir floyd-rose'a sahip bir gitarsa genelde çok daha fazla dayanabilir. Ama baktığımızda aldığımız floyd-rose'lu gitarın köprüsünün kötü olması olasılığı iyi olması olasılığından çok daha yüksek. Ayrıca artık sabit köprülü gitarlarda roller-nut ya da kilitli akor kulakçıkları gibi seçenekler de var. Ve bunların sayesinde onlar da gayet iyi akord tutabiliyorlar. Bir de aldığımız herhangi bir sabit köprülü gitarların akord kulakçıklarını değiştirmek kolay bir şeyken, kötü bir floyd-rose'u olan bir gitarda floyd-rose'u değiştirmek hem zor, hem zahmetli, hem de oldukça tuzlu bir iştir. Floyd-rose'lu bir gitarın akord problemiyle ilgili neler yapılabileceğini ileride yazacağım.



5-)Bendler

Bu konu da bazıları tarafından aşırı derecede önemsenir. Bend yaparken sabit köprülü gitarlar tam olarak stabildir, yani sadece teli gerersiniz köprünün olaya hiç bir tepkisi yoktur veya diğer tellerin. Floyd-rose'u olan bir gitarda ise bend yapmaya çalıştığınızda köprü sizin aleyhinize çalışacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi köprünün dengeyi koruma eğilimi olacaktır. Bend yaparken teller üzerindeki toplam basınç ve floyd yaylarının toplam basıncı değişecek, bend sırasında sesi aynı miktar değiştirmek için uygulamanız gereken kuvvet de sürekli değişecektir. Kulağı iyi olanlar(?) ,bendleri çok önemseyenler, bendlerin her zaman sabit köprülü gitarlarda daha iyi daha doğal duyulduğunu söylerler. Şahsen bu da "çok fazla önemsenecek kadar" fark edEmediğim bir şey benim. Benim kulaklarım o kadar duyarlı değil yani. Ama hissiyat olarak ben de sabit köprülü gitarları bend açısından daha iyi/rahat buluyorum. Bu sorunu engellemek gidermek için tremsetter diye tabir edilen alet kullanılabilir. Yazının ilerisinde bununla ilgili de ayrı bir bölüm var ihi



6-)Sağ elin rahatlığı

Sabit köprülü veya string-thru olan gitarları bazıları sağ el açısından rahat bulmaz. Tabii ki köprü çeşidine göre değişen bir şey ama özellikle string thru gitarlarda durum genelde aynı oluyor. Floyd-rose'da özellikle low-profile floydlar sağ eli koymak için oldukça iyi bir alan açıyorlar. Yüksek miktarda palm mute yapan gitaristler için özellikle sağ el açısından floyd-rose genelde çok rahat oluyor. Bunun yanısıra low-profile olmayan floyd-rose'larda fine tunerların çalanın bileğine denk gelmesi gibi sorunlar da olabiliyor. Bir de pena tutuşu garip olan insanlar için özellikle floyd-rose'a baskı uygulayarak tellerin daha ince tınlamasına sebep olmak gibi sorunlar olabiliyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yapılması gereken belki de gitarın diğer bütün özelliklerinde olduğu gibi deneyerek buna karar vermek. Ama eğer elinizdeki gitarın köprüsüyle ilgili olarak böyle bir sorununuz varsa, her köprünün aynı sonucu vereceğini düşünmemelisiniz. Dediğim gibi özellikle low-profile floydlara bu gibi bir sorunu olanlan mutlaka göz atmalı.



7-)Zaman kaybı

Floyd-rose'lu bir gitara sahip olanların %90ının bu başlığı görüp içinden "hırrr" dediğinden eminim. Ne kadar iyi, kullanışlı, isteklerimize uygun da olsa. Floyd-rose = zaman demek her daim. Özellikle sahnede çok dert olabiliyor... Akord düzenimizi değiştirirken kullandığımız tel kalınlığını değiştirirken, akordumuz bozulduğunda, tel koptuğunda hatta temizlerken bile ekstra zaman/sabır isteyen bir şey floyd-rose. Hangi köprünün iyi hangi köprünün istediğimiz gibi olduğuna karar vermek bile bir zaman kaybı. Bu yazıyı okumak bile başlı başına bir zaman kaybı sayılabilir. Yazının uzunluğuna bakıp "floyd rose = zaman kaybı" denkleminin ne kadar doğru olduğunu anlayabilirsiniz ehi ehi Sabit köprülü gitarlarda ise pek böyle bir sorun yok, en azından çok daha az...



8-)Tasarımsal özellikler

Bunlar sabit köprülerin ya da floyd-rose'un tasarımından gelen bazı şeyler . Yani aslında tasarım aşamasında yapılan tercihler diyebiliriz. Sabit köprülü bir gitarın akordunu sahnede hiç uğraşmadan kısa bir sürede değiştirebiliriz ama floyd-rose'lu bir gitar için bu durum aynı değil. Floyd-rose'da vibrato koluyla yapabileceklerimizi tabii ki sabit köprülü gitarlarda yapamayız. Özellikle harmonikleri kullanarak çok yüksek notalara ulaşabiliriz. Sabit köprülü gitarlarda tel değiştirmek oldukça kolayken floyd-rose'da öyle değil. gibi floyd-rose'u alırken farkında olunması gereken şeyler. (gereksiz bir madde oldu bu galiba ehehe )