Burda bulabileceğiniz bütün köprü çeşitlerini sıralamak, dizmek gibi bir amacım yok ama bazı temel özellikler var floyd-rose'ları birbirinden ayıran. Original Floyd Rose'un versiyonları gibi düşünebilirsiniz, onlardan bahsedeceğim.
1-)Recessed Floyd
Aslında bu bildiğimiz floyd-rose'dur, non-recessed olanı anormaldir.(Türkiye'de hiç non-recessed floyd rose'u olan gitar görmedim ben şahsen) Aralarındaki fark recessed floyd-rose'larda saddle'ların vidaları için gitar gövdesinde bir oyuk olması, non-recessed olanda ise olmamasıdır.
İşte burda gördüğümüz oyuk/delik recessed bir floyd rose oluyor. Recessed floyd rose'larla 32mm uzunluğundaki sustain blockları kullanılıyor.
2-)Non-recessed floyd
Bu resimdeki gitarda ise saddle vidalarının otuması için herhangi bir ekstra oyuk yok. Sadece sustain blok'un gövdenin içine girmesini sağlayacak delik/oyuk var. Non-recessed floyd-rose'lu gitarlarda teli gerginleştirmek çok ufak bir miktar dışında mümkün olmuyor, çünkü resimden de görebileceğiniz gibi köprünün gidebilecek bir yeri yok.
Non-recessed floyd-rose'larla 42mm uzunluğundaki sustain blokları kullanılıyor köprü daha yukarıda duruyor çünkü...
3-)Single Locking FLoyd
Ben bu single locking yani tek kilitli köprü olayını bilmeden önce düşünür dururdum, neden double locking-tremolo derler diye(floyd-rose'ların çok büyük çoğunluğu double locking'dir) Double locking olan köprülerde 1. kilit kafada olan bildiğimiz kilit. 2.ci kilit ise yukarıda bahsettiğimiz metal blok ve saddle'a giren vida yardımıyla teli kilitlemek oluyormuş. Bazı floyd'lar var ki aynı sabit köprülü gitarlarda yaptığınız gibi teli gitara ucundaki topuzu kesmeden bağlıyorsunuz. Yani herhangi bir sıkıştırma kilitleme fln yok
Örnek vermek gerekirse;
Fine tunerların aşşağısına uzanan parçalar sadece saddle'ları yukarı aşşağı hareket ettirmeye yani akord etmeye yarıyor. Gördüğünüz gibi bir vida gibi çevrilebilir bişey değil. Bunlara teli bildiğimiz gibi takıyoruz, topuzlarını kesmeden.
4-)Low Profile Floyd
Bu kavram aslında çok karşılaşıp tecrübe edip de ne olduğunu bilmediğimiz bir kavram galiba. Japon Jacksonlarda kullanılan köprülere neden jt580"LP" dendiğini bir türlü anlayamazdım, jt580 yeteri kadar açıklayıcı değil mi diye düşünürdüm. Meğer ordaki "LP" "Low-Profile" demekmiş ve o köprünün low profile olmayanı da varmış. Mesela Ibanez lo-pro edge de, Ibanez edge'in low profile olanı anlamına geliyor Yukarıdaki resimlerden bir kaçında low-profile köprüler var aslında. Neyse Low profile olan köprülerle olmayanların arasındaki fark isimden de anlaşılabileceği gibi!???!, ilkinin bildiğimiz floyd, 2.sinin ise düşük bir profile sahip olan floyd-rose olması.
Low profile olmayan köprülerde, saddle'lardan çıkan vidalar saddle'larla aynı hizada düz bir şekilde gitarın arkasına doğru uzanıyor ve fine tuner'ların da bu hizanın bir miktar üstünde bulunmaları gerekiyor ki, saddleların pozisyonuna etki edebilsinler.
Low profile floyd-rose'larda ise, bu vidalar saddledan çıkıp hiçbir yere uzanmıyorlar, hemen saddle'ın arka kısmında yer alıyorlar ve fine tunerlar saddle'ların pozisyonunu saddle'lara bağlı olan ve saddlelar'dan aşşağıya doğru devam eden borular yardımıyla ayarlıyorlar. Yani single locking köprülerde olduğu gbi fine tunerların altındaki borular vida değiller, telleri sıkıştırmıyorlar, ama single locking köprülerde olduğu gibi saddle hizasında da değiller. (low profile köprüler single locking'dir demiyorum, umarım yanlış anlaşılmıyordur,sadece fine tunerlara uzanan borular 2sinde de vida görevi görmüyor. Single locking köprülerde bu vida hiç yokken, low-profile köprülerde ayrıca saddle'ın tam arkasında var. single locking olan ve low profile olan bir köprü olamaz mı? olabilir ama farklı çağların köprüleri, yani single locking olayı eskidikten sonra low-profile köprüler piyasaya çıkmışlar. yine de belki piyasada vardır bilemiyorum tam olarak.) Aşşağıya doğru yöneldikleri için fine tuner'lar da seviye olarak daha aşşağıda duruyorlar, ve bu profilden bakıldığında daha alçak bir görünüm sağlıyor. Bazıları bunu sağ ellerini koymak açısından daha rahat bulurlarken bazıları tam tersine low-profile köprüleri rahat bulmuyorlar.
String holder blocklarını sıkıştıran vidaların ve fine tunerların pozisyonlarına bakın
Bu resimdeki de Original Floyd Rose Pro, yukarıda yayların olduğu resimdeki köprü de Floyd Rose Pro'ydu.
5-)Speedloader
Speedloader Floyd Rose'un yeni nesil ürünü. Ne özelliği olduğunu ne gibi bir çalışma prensibi olduğunu tam olarak bilmiyorum. Ama çok tutulan çok kullanışlı bir şeymiş gibi görünmüyor. Göze batan tek artısı köprüyü bir düğmeyle bloklayabiliyor olmanız. Speedloader takılı bir gitardan bir kaç resim
Köprünün bir resmi:
Bu gitarın kafası, normal gitarlardaki gibi tunerları olmuyor bu speedloader köprüsü olan gitarların.
Bu da kafanın arkası
Gitarın genel bir resmi
Oldukça ilginç bir sistem, yakın zaman içerisinde biraz daha yaygınlaşırsa hakkında daha fazla bilgi edinmeye başlarız herhalde ama çıkışıyla beklenen etkiyi yapamadığı kesin
4-)Floyd-rose'un çalışma prensibi
Artık floyd-rose'un parçalarını ve ne işe yaradıklarını kaba anlamda bildiğimize göre, floyd-rose'un çalışma prensibini biraz daha detaylandırarak ve parçaları birleştirerek özetleyebiliriz. Keşke fizik profesörü olsaydım da hayvan gibi bilimsel açıklamalar yapabilseydim, ama değilim ne yazık ki ve benim açıklamalarım biraz yüzeysel olacak. Hedefim burayı okuduktan sonra mantıklı bir yaklaşımla floyd-rose içerisinde herhangi bir sorunun neden kaynaklanabileceğini anlayabilecek , gitarındaki köprü problemlerini çözebilecek nesiller yaratmak
2 farklı biçimde olayı anlatmaya çalışacağım, birisi çok basit, diğeri biraz daha kompleks.
Floyd-rose, gitarın arkasında spring claw dediğimiz vidalarla gitar gövdesine bağlı olan demir parçasına bağlanan yayların tellerdeki basıncı dengelemesi mantığıyla yapılmıştır. Yani bir yandan teller çeker, diğer yandan yaylar ve sistem dengede kalır. Köprü de (yani floyd-rose'un kendisi) işte tam bu 2 olgu arasındaki "köprüdür" Bu dengeye tellerin bir ucunun bağlı olduğu akord kolları ve kilit, tellerin kendisi, floyd-rose'un bütün parçaları ve yaylar ile yayları gövdeye bağlayan vidaların hepsi birden etki eder. Herhangi birinin ayarında yapılan bir değişiklik bütün dengeyi değiştirecektir. (nasıl olduğunu göreceğiz) Yani sabit köprülü bir gitardaki gibi, akord kolunu çevireyim telin akordu değişsin mantığı değil, herhangi bir şeyi çevireyim ve herşey dengeye gelmek için kendi kafasına göre değişsin mantığı hakimdir. Dengeyi tellere göre, tellerin istediğimiz sesi verip vermediklerine göre ayarlayacağımız ise gayet açık olsa gerek...
Şimdi bu dengeye neyin nasıl etki ettiğini biraz daha somutlaştırmaya çalışalım.
1-)Basit Yaklaşım:
Elimizde floyd rose'lu bir gitar olduğunu, köprünün gitara paralel şekilde ayarlı olduğunu ve gitarın re'ye akordlu olduğunu düşünelim. Bütün tellerin akordu da tam olsun. Bu gitarın akordunu mi'ye almaya çalışırsak ne olacak kaba anlamda ona bakalım. Yani bütün telleri 2 perde inceltmek istersek.
1-)Biz telleri gerginleştirdikçe tellerin toplam basıncı artacak ve köprü bunu yaylara iletecek.
2-)Tellerin toplam basıncı arttığı için teller yayları çekecek, yani yaylar uzayacak. Sabit köprülü bir gitarda da teller bu çekme işini yapıyorlar ama köprü sabit olduğu için bir hareket olmuyor
3-)Yaylar uzadığı için köprü havaya doğru kalkacak, yani resimdeki gibi.(teller köprüyü yukarı doğru çekecek diye de düşünebilirdik kısaca ama arkada neler olduğunu da bilmemiz lazım.)
4-)Yapanlar bilir, bütün telleri akord edip en başa döndüğümüzde akord bir miktar kaçmış olacak ve tekrar tekrar sıkmamız gerekecek telleri ve köprü giderek daha da yukarıda bir pozisyona gelecek.
Dengeyi yeniden kurmak, yani gitarı mi'de köprü gitara paralel olacak şekilde ayarlamak için floyd rose'un bir şeylerine müdahele etmemiz gerekiyor.
Yapmamız gereken basit, yaylar fazla uzadığı için köprü havaya kalkıyorsa eğer, yayları diğer tarafa doğru çekmemiz lazım. Bunu "spring claw" dediğimiz parçadaki vidaları sıkarak (gövdeye doğru sokarak) yapacağız. Bu işlem yayları diğer tarafa çekecek ve yaylardaki toplam gerginlik/ basınç da bir miktar artmış olacak, böylece tellerin basıncını daha kolay karşılayacak bir konuma gelecek. Yaylar telleri çekecek de diyebiliriz buna. Yani biraz önce teller yayları çektiği için köprü nasıl yukarı kalktıysa, vidaları sıkarak yayları diğer tarafa doğru uzattığımızda da, yaylar telleri çekip köprüyü alçaltıyor.
Biz bu mantığı isteğimize göre kullanıp köprüyü ayarlayacağız. İleride biraz daha detaylı bir şekilde bundan bahsettim.
2-)Daha Kompleks yaklaşım
Şimdi elimizde aynı marka model 2 gitar olduğunu varsayalım, birisi sabit köprülü, diğerinde ise original floyd rose var (karizmamız olsun ) Bu 2 gitarda da aynı marka ve model teller olduğunu varsayalım, 2si de mi'ye akordlu olsun. Ayrıca floyd rose'u olan gitarın kilitleri takılı olmasın/açık olsun
Sabit köprülü gitarda en üst teli "atıyorum" 2 ses inceltmek için akor kolunu 3 tur döndürmemiz gerektiğini düşünelim. Aynı şeyi floyd rose'lu gitarda yaparsak ne olur? Buna bakalım;
1-)En üst telin akor kolunu 3 tur çevirmeden önce floyd'un yayları ve telleri dengedeydi, yani köprü tellerin basıncını yaylara iletiyordu ve yayların basıncı da tellerle aynı miktardaydı.
2-)En üst telin akor kolunu çevirdiğimizde tellerin toplam basıncı bir miktar arttı (mi teli gerginleştiği için) ve bu basıncı köprü yaylara iletti. Yani köprüyü havaya doğru kaldırdı, yayları kendine doğru biraz çekti, bu da yayların uzunluğunu arttırdı. Yayların uzunluğunun artması demek yayların toplam gerginliğinin/basıncının artması demek. Bu olmak durumunda çünkü yeni bir denge sağlanacak. (özet: tellerin gerginliği arttı, yayların gerginliği ve uzunluğu arttı, köprü havaya doğru hareket etti)
3-)Bu olay kalın mi telini şöyle etkiledi; sabit köprülü gitarda telin akor koluna bağlı olmayan ucu sabit olduğu için tel 2 ses inceldi, bizim gitarımızda "köprü havaya doğru hareket ettiği için" yani telin uzunluğu bir miktar kısaldığı için (köprüdeki taraftan kısalıyor, diğer kısım akord kolunda sabit ) telimiz sabit köprülü gitarda olduğu kadar gerginleşmedi. Çünkü köprünün yukarı kalkıp telin uzunluğunu kısaltması demek telin gerginliğini düşürmesi demek. onun için sabit köprülü gitara göre daha az gerginleşti kalın mi telimiz. (tam olarak ne kadar gerginleştiğini kestirmek imkansız olsa gerek)
Eğer yaylar neden en üst teldeki basınc artışını tam olarak dengeleyecek kadar uzamıyor, yani eğer telin gerginliğine göre hareket ediyorsa, denge konumunda kalması, tel gerginleştikçe yayların da aynı miktarda uzayarak telleri kısaltıp bu gerginliği yok etmesi gibi bir durum olmuyor derseniz ideal soruyu sormuş olursunuz.
Cevap için ilk olarak dikkate almamız gereken şey, yukarıda söylediğim gibi floyd rose'da "akord kolunu çevireyim telin akordu değişsin mantığı değil, herhangi bir şeyi çevireyim "HERŞEY" kendi kafasına göre değişsin" mantığının hakim olması, yani denge tek bir tele göre değil tamamına göre kuruluyor. Burda da sadece mi teline göre değil, sistemin geneline göre bir değişiklik oluyor köprüde.
Şimdi normalde, başka bir gitarda floyd rose kolunu aşşağıya yani gitara doğru bastırdığınızı düşünün, bu durumda "BÜTÜN" teller kısalacaktır, ve "BÜTÜN" teller bir miktar gevşeyecektir.
Bizim yaptığımız deneyde, yani sadece en üst telin akord kolunu 3 tur çevirdiğimizde, aynı yukarıda söylediğim yani floyd kolunu gitara doğru bastırdığımızda olduğu gibi köprü kalkıyor (yaylar uzuyor çünkü ) ve köprü kalktığı için "BÜTÜN" tellerin uzunlukları azalıyor, yani diğer teller DE bir miktar gevşiyor. (akord kolunu 3 tur çevirdiğimizde mi teli 2 ses incelmemişti, çünkü köprünün hareketinden dolayı bir miktar gevşemişti, onun için diğer teller "de" gevşiyor. ) Soruda neden yaylar teli gerginleştiğimiz kadar gerginleşmiyor demiştik. Yani aslında yaylar tam da o kadar gerginleşiyor, fiziksel olarak aksi imkansız zaten ama bu olay sadece kalın mi teline etki etmiyor aynı zamanda diğer tellere de etki ediyor.
En üst teli 2 ses inceltmeye çalıştığımızda yayların bi miktarda uzadığını, köprünün havaya kalktığını ve bütün telleri bir miktar gevşettiğini düşünerek mi telinin neden 2 ses incelmediğini anlayabiliyoruz. Burdan direkt olarak olmasa da floyd'lu gitarları akord ederken neden tekrar tekrar baştan başlamamız gerektiğiyle ilgili bir fikir edinebiliriz sanırsam. Akord etmek için en üst teli gerginleştirdiğinizde, diğer telleri bir miktar gevşetmiş oluyorsunuz yani ve onları da yeniden gerginleştirmeniz gerekiyor. Bir alt teli gerdiğinizde bu sefer diğerleri bir miktar daha gevşiyor. her seferindeyse hedefe biraz daha yaklaşıyorsunuz çünkü çevirdiğiniz teldeki değişim diğer tellerdekinden büyük/fazla oluyor.
Bir de burdaki 3 tur 2 ses olayı biraz abartı oldu ama kafanızda daha iyi canlanabilsin diye öyle dedim. Ayrıca tek bir teli bir miktar çevirdiğimizde yayların uzunluğundaki ve köprünün pozisyonundaki değişim gözlemlenemeyecek kadar az olabilir
Mi telini gerginleştirmek yerine gevşetseydik olayın tam tersi olacaktı, yani diğer tellerin basıncı bir miktar artacak mi telininki ise istediğimizden bir miktar daha az azalacaktı. Yani mi'de olan bir gitarı drop d'ye çekmek istediğimizde diğer telleri de gevşetmemiz gerekecektir. (Burdan şunu çıkartabiliriz, sahnede mi ve drop d kullanacaksak eğer, fine tunerları en aşşağıya yakın bir pozisyonda bırakarak yani telleri bol miktarda gevşetebileceğimiz bir pozisyonda, hızlıca gitarı mi'den drop d'ye alabiliriz, hızlıcadan kastım sadece en üst kilidi açarak.
2 farklı biçimde olayı anlatmaya çalışacağım, birisi çok basit, diğeri biraz daha kompleks.
Floyd-rose, gitarın arkasında spring claw dediğimiz vidalarla gitar gövdesine bağlı olan demir parçasına bağlanan yayların tellerdeki basıncı dengelemesi mantığıyla yapılmıştır. Yani bir yandan teller çeker, diğer yandan yaylar ve sistem dengede kalır. Köprü de (yani floyd-rose'un kendisi) işte tam bu 2 olgu arasındaki "köprüdür" Bu dengeye tellerin bir ucunun bağlı olduğu akord kolları ve kilit, tellerin kendisi, floyd-rose'un bütün parçaları ve yaylar ile yayları gövdeye bağlayan vidaların hepsi birden etki eder. Herhangi birinin ayarında yapılan bir değişiklik bütün dengeyi değiştirecektir. (nasıl olduğunu göreceğiz) Yani sabit köprülü bir gitardaki gibi, akord kolunu çevireyim telin akordu değişsin mantığı değil, herhangi bir şeyi çevireyim ve herşey dengeye gelmek için kendi kafasına göre değişsin mantığı hakimdir. Dengeyi tellere göre, tellerin istediğimiz sesi verip vermediklerine göre ayarlayacağımız ise gayet açık olsa gerek...
Şimdi bu dengeye neyin nasıl etki ettiğini biraz daha somutlaştırmaya çalışalım.
1-)Basit Yaklaşım:
Elimizde floyd rose'lu bir gitar olduğunu, köprünün gitara paralel şekilde ayarlı olduğunu ve gitarın re'ye akordlu olduğunu düşünelim. Bütün tellerin akordu da tam olsun. Bu gitarın akordunu mi'ye almaya çalışırsak ne olacak kaba anlamda ona bakalım. Yani bütün telleri 2 perde inceltmek istersek.
1-)Biz telleri gerginleştirdikçe tellerin toplam basıncı artacak ve köprü bunu yaylara iletecek.
2-)Tellerin toplam basıncı arttığı için teller yayları çekecek, yani yaylar uzayacak. Sabit köprülü bir gitarda da teller bu çekme işini yapıyorlar ama köprü sabit olduğu için bir hareket olmuyor
3-)Yaylar uzadığı için köprü havaya doğru kalkacak, yani resimdeki gibi.(teller köprüyü yukarı doğru çekecek diye de düşünebilirdik kısaca ama arkada neler olduğunu da bilmemiz lazım.)
4-)Yapanlar bilir, bütün telleri akord edip en başa döndüğümüzde akord bir miktar kaçmış olacak ve tekrar tekrar sıkmamız gerekecek telleri ve köprü giderek daha da yukarıda bir pozisyona gelecek.
Dengeyi yeniden kurmak, yani gitarı mi'de köprü gitara paralel olacak şekilde ayarlamak için floyd rose'un bir şeylerine müdahele etmemiz gerekiyor.
Yapmamız gereken basit, yaylar fazla uzadığı için köprü havaya kalkıyorsa eğer, yayları diğer tarafa doğru çekmemiz lazım. Bunu "spring claw" dediğimiz parçadaki vidaları sıkarak (gövdeye doğru sokarak) yapacağız. Bu işlem yayları diğer tarafa çekecek ve yaylardaki toplam gerginlik/ basınç da bir miktar artmış olacak, böylece tellerin basıncını daha kolay karşılayacak bir konuma gelecek. Yaylar telleri çekecek de diyebiliriz buna. Yani biraz önce teller yayları çektiği için köprü nasıl yukarı kalktıysa, vidaları sıkarak yayları diğer tarafa doğru uzattığımızda da, yaylar telleri çekip köprüyü alçaltıyor.
Biz bu mantığı isteğimize göre kullanıp köprüyü ayarlayacağız. İleride biraz daha detaylı bir şekilde bundan bahsettim.
2-)Daha Kompleks yaklaşım
Şimdi elimizde aynı marka model 2 gitar olduğunu varsayalım, birisi sabit köprülü, diğerinde ise original floyd rose var (karizmamız olsun ) Bu 2 gitarda da aynı marka ve model teller olduğunu varsayalım, 2si de mi'ye akordlu olsun. Ayrıca floyd rose'u olan gitarın kilitleri takılı olmasın/açık olsun
Sabit köprülü gitarda en üst teli "atıyorum" 2 ses inceltmek için akor kolunu 3 tur döndürmemiz gerektiğini düşünelim. Aynı şeyi floyd rose'lu gitarda yaparsak ne olur? Buna bakalım;
1-)En üst telin akor kolunu 3 tur çevirmeden önce floyd'un yayları ve telleri dengedeydi, yani köprü tellerin basıncını yaylara iletiyordu ve yayların basıncı da tellerle aynı miktardaydı.
2-)En üst telin akor kolunu çevirdiğimizde tellerin toplam basıncı bir miktar arttı (mi teli gerginleştiği için) ve bu basıncı köprü yaylara iletti. Yani köprüyü havaya doğru kaldırdı, yayları kendine doğru biraz çekti, bu da yayların uzunluğunu arttırdı. Yayların uzunluğunun artması demek yayların toplam gerginliğinin/basıncının artması demek. Bu olmak durumunda çünkü yeni bir denge sağlanacak. (özet: tellerin gerginliği arttı, yayların gerginliği ve uzunluğu arttı, köprü havaya doğru hareket etti)
3-)Bu olay kalın mi telini şöyle etkiledi; sabit köprülü gitarda telin akor koluna bağlı olmayan ucu sabit olduğu için tel 2 ses inceldi, bizim gitarımızda "köprü havaya doğru hareket ettiği için" yani telin uzunluğu bir miktar kısaldığı için (köprüdeki taraftan kısalıyor, diğer kısım akord kolunda sabit ) telimiz sabit köprülü gitarda olduğu kadar gerginleşmedi. Çünkü köprünün yukarı kalkıp telin uzunluğunu kısaltması demek telin gerginliğini düşürmesi demek. onun için sabit köprülü gitara göre daha az gerginleşti kalın mi telimiz. (tam olarak ne kadar gerginleştiğini kestirmek imkansız olsa gerek)
Eğer yaylar neden en üst teldeki basınc artışını tam olarak dengeleyecek kadar uzamıyor, yani eğer telin gerginliğine göre hareket ediyorsa, denge konumunda kalması, tel gerginleştikçe yayların da aynı miktarda uzayarak telleri kısaltıp bu gerginliği yok etmesi gibi bir durum olmuyor derseniz ideal soruyu sormuş olursunuz.
Cevap için ilk olarak dikkate almamız gereken şey, yukarıda söylediğim gibi floyd rose'da "akord kolunu çevireyim telin akordu değişsin mantığı değil, herhangi bir şeyi çevireyim "HERŞEY" kendi kafasına göre değişsin" mantığının hakim olması, yani denge tek bir tele göre değil tamamına göre kuruluyor. Burda da sadece mi teline göre değil, sistemin geneline göre bir değişiklik oluyor köprüde.
Şimdi normalde, başka bir gitarda floyd rose kolunu aşşağıya yani gitara doğru bastırdığınızı düşünün, bu durumda "BÜTÜN" teller kısalacaktır, ve "BÜTÜN" teller bir miktar gevşeyecektir.
Bizim yaptığımız deneyde, yani sadece en üst telin akord kolunu 3 tur çevirdiğimizde, aynı yukarıda söylediğim yani floyd kolunu gitara doğru bastırdığımızda olduğu gibi köprü kalkıyor (yaylar uzuyor çünkü ) ve köprü kalktığı için "BÜTÜN" tellerin uzunlukları azalıyor, yani diğer teller DE bir miktar gevşiyor. (akord kolunu 3 tur çevirdiğimizde mi teli 2 ses incelmemişti, çünkü köprünün hareketinden dolayı bir miktar gevşemişti, onun için diğer teller "de" gevşiyor. ) Soruda neden yaylar teli gerginleştiğimiz kadar gerginleşmiyor demiştik. Yani aslında yaylar tam da o kadar gerginleşiyor, fiziksel olarak aksi imkansız zaten ama bu olay sadece kalın mi teline etki etmiyor aynı zamanda diğer tellere de etki ediyor.
En üst teli 2 ses inceltmeye çalıştığımızda yayların bi miktarda uzadığını, köprünün havaya kalktığını ve bütün telleri bir miktar gevşettiğini düşünerek mi telinin neden 2 ses incelmediğini anlayabiliyoruz. Burdan direkt olarak olmasa da floyd'lu gitarları akord ederken neden tekrar tekrar baştan başlamamız gerektiğiyle ilgili bir fikir edinebiliriz sanırsam. Akord etmek için en üst teli gerginleştirdiğinizde, diğer telleri bir miktar gevşetmiş oluyorsunuz yani ve onları da yeniden gerginleştirmeniz gerekiyor. Bir alt teli gerdiğinizde bu sefer diğerleri bir miktar daha gevşiyor. her seferindeyse hedefe biraz daha yaklaşıyorsunuz çünkü çevirdiğiniz teldeki değişim diğer tellerdekinden büyük/fazla oluyor.
Bir de burdaki 3 tur 2 ses olayı biraz abartı oldu ama kafanızda daha iyi canlanabilsin diye öyle dedim. Ayrıca tek bir teli bir miktar çevirdiğimizde yayların uzunluğundaki ve köprünün pozisyonundaki değişim gözlemlenemeyecek kadar az olabilir
Mi telini gerginleştirmek yerine gevşetseydik olayın tam tersi olacaktı, yani diğer tellerin basıncı bir miktar artacak mi telininki ise istediğimizden bir miktar daha az azalacaktı. Yani mi'de olan bir gitarı drop d'ye çekmek istediğimizde diğer telleri de gevşetmemiz gerekecektir. (Burdan şunu çıkartabiliriz, sahnede mi ve drop d kullanacaksak eğer, fine tunerları en aşşağıya yakın bir pozisyonda bırakarak yani telleri bol miktarda gevşetebileceğimiz bir pozisyonda, hızlıca gitarı mi'den drop d'ye alabiliriz, hızlıcadan kastım sadece en üst kilidi açarak.
5-)Floyd-rose'lu bir gitarın artıları ve eksileri nelerdir?
| ||||
|
6-)Bir floyd-rose'u iyi yapan nedir?
Bu soru beni bu yazıyı yazmaya iten soru oldu aslında. Birkaç kere "bir köprü neye göre iyi oluyor?" sorusunun sorulduğunu ve cevaplanamadığını gördüm. Ondan sonra bir araştırma yapıp bu yazıyı yazmak geldi aklıma. Elinizde akord kaçıran bir köprü var diyelim ki. Neden akord kaçırıyor? Ya da akord kaçırmayan köprü neden kaçırmıyor. Bunun cevabını bilmek ister herkes galiba.
İlk olarak , floyd-rose'un herşeyin dengesi mantığıyla çalıştığını ve herhangi bir şeydeki herhangi bir değişikliğin dengeyi etkileyeceğini tekrar aklımıza getirmemiz lazım.
Bundan sonra dikkat edilmesi gerekense (yani köprüyü iyi yapan şey), floyd rose'un üretim kalitesi. Yani bu parçaların ayrı ayrı ne kadar kaliteli oldukları ve birleşimlerinin ne kadar sağlam olduğu. Elimize aldığımız 2 farklı saddle'ın hangisinin daha iyi olduğuna karar verebilmenin dışında hangi saddle'ın base-plate'e daha iyi yerleştiğini de düşünmeliyiz yani. (saddle'lardan birisi daha sert metalden yapılmıştır ama yüzeyi diğeri kadar pürüzsüz değildir gibi) Sonuç olarak floyd-rose bir çok parçadan oluşuyor ve bu parçalardaki herhangi bir dengesizlik herhangi birinin ya da birkaçının pozisyonlarını koruyamamaları akord kaçırma gibi sorunlara yol açacaktır. Ayrıca bir köprünün bize çıkartabileceği tek sorun da akord kaçırmak değildir.
Akord kaçıran köprülerle ilgili neler yapılabileceğini anlatırken ilk olarak köprünün birleşenlerinde belirgin bir sorun olup olmadığını kontrol etmemiz gerektiğinden bahsettim. Pahalı bir köprünün parçaları hem ayrı ayrı hem de birleşim açısından çok iyi olacaktır. Sonuç olarak parçalardan birisini yamuk üretirseniz eğer ortaya çıkan birleşim de yamuk olacaktır.
Peki bir floyd-rose parçalarının iyi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Yani elimizdeki köprülerin çoğunun görünüşleri gayet iyi oluyor. (ben şahsen özellikle Ibanez'lerin köprülerinin çok süper göründüğünü düşünmüşümdür hep ama artık biliyorum ki Ibanez'lerin de bazı düşük model gitarlarında gayet vasat-kötü köprüler var)
Bunu anlamak için 2 yol var, 1.si tecrübenize güvenmek (galiba en geçerli, en pratik olanı bu) Yabancı forumlarda gitarların resimlerine bakarak bile köprü hakkında oldukça doğru yargılara varabilen insanlar var. Bir de bundan önemlisi elimize alıp çaldığımızda nasıl bir his verdiğine dikkat etmek. Yani "bu köprü ucuz" hissi mi yoksa "bu köprü kaliteli" hissi mi? Bu olayı dikkate alarak gerçekten kaliteli köprüleri olan birkaç gitar çaldığınızda büyük ihtimalle bu yargıya varabilmeye başlarsınız.
2.si ise eğer mümkünse parçaları tek tek, kontrol etmek/incelemek. Kullanılan string holder block'un yüzeyi bile akord olayına etki eder. Telin saddle'dan ayrıldığı yerin nasıl biçimlendirildiği mesela çok önemlidir. Mutlaka buranın çok keskin olmasından dolayı sürekli tel kopartmak gibi bir olayla karşılaşanlarınız vardır. Bu ve bunun gibi şeyler parçaların üretim kalitesinden kaynaklanır (bariz bir şekilde) Jackson japon üretimi gitarlarının köprülerini 2006 yılında geliştirdiğini söyledi. Tasarımda hiç bir fark yoktu, ayrıca aynı üretim bandından çıkıyor hala bu köprüler. Farksa kullanılan çeliğin daha yoğun, daha çok sıkıştırılmış bir çelik olmasındaydı. Sustain'in artması parçaların yerlerine daha iyi oturmaları, daha dayanıklı olmaları gibi artıları var bu olayın ama nasıl anlayabilirsiniz bunu bilmiyorum...
Eğer önceden floyd rose'u olan bir gitar çalmadıysanız ya da ben 2 şeyi de yapamam, anlamam diyorsanız. Bir köprünün kalitesi için kullanabileceğiniz süper bir ölçüt var. Yukarıda da söylediğim gibi ne kadar para o kadar kalite
İlk olarak , floyd-rose'un herşeyin dengesi mantığıyla çalıştığını ve herhangi bir şeydeki herhangi bir değişikliğin dengeyi etkileyeceğini tekrar aklımıza getirmemiz lazım.
Bundan sonra dikkat edilmesi gerekense (yani köprüyü iyi yapan şey), floyd rose'un üretim kalitesi. Yani bu parçaların ayrı ayrı ne kadar kaliteli oldukları ve birleşimlerinin ne kadar sağlam olduğu. Elimize aldığımız 2 farklı saddle'ın hangisinin daha iyi olduğuna karar verebilmenin dışında hangi saddle'ın base-plate'e daha iyi yerleştiğini de düşünmeliyiz yani. (saddle'lardan birisi daha sert metalden yapılmıştır ama yüzeyi diğeri kadar pürüzsüz değildir gibi) Sonuç olarak floyd-rose bir çok parçadan oluşuyor ve bu parçalardaki herhangi bir dengesizlik herhangi birinin ya da birkaçının pozisyonlarını koruyamamaları akord kaçırma gibi sorunlara yol açacaktır. Ayrıca bir köprünün bize çıkartabileceği tek sorun da akord kaçırmak değildir.
Akord kaçıran köprülerle ilgili neler yapılabileceğini anlatırken ilk olarak köprünün birleşenlerinde belirgin bir sorun olup olmadığını kontrol etmemiz gerektiğinden bahsettim. Pahalı bir köprünün parçaları hem ayrı ayrı hem de birleşim açısından çok iyi olacaktır. Sonuç olarak parçalardan birisini yamuk üretirseniz eğer ortaya çıkan birleşim de yamuk olacaktır.
Peki bir floyd-rose parçalarının iyi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Yani elimizdeki köprülerin çoğunun görünüşleri gayet iyi oluyor. (ben şahsen özellikle Ibanez'lerin köprülerinin çok süper göründüğünü düşünmüşümdür hep ama artık biliyorum ki Ibanez'lerin de bazı düşük model gitarlarında gayet vasat-kötü köprüler var)
Bunu anlamak için 2 yol var, 1.si tecrübenize güvenmek (galiba en geçerli, en pratik olanı bu) Yabancı forumlarda gitarların resimlerine bakarak bile köprü hakkında oldukça doğru yargılara varabilen insanlar var. Bir de bundan önemlisi elimize alıp çaldığımızda nasıl bir his verdiğine dikkat etmek. Yani "bu köprü ucuz" hissi mi yoksa "bu köprü kaliteli" hissi mi? Bu olayı dikkate alarak gerçekten kaliteli köprüleri olan birkaç gitar çaldığınızda büyük ihtimalle bu yargıya varabilmeye başlarsınız.
2.si ise eğer mümkünse parçaları tek tek, kontrol etmek/incelemek. Kullanılan string holder block'un yüzeyi bile akord olayına etki eder. Telin saddle'dan ayrıldığı yerin nasıl biçimlendirildiği mesela çok önemlidir. Mutlaka buranın çok keskin olmasından dolayı sürekli tel kopartmak gibi bir olayla karşılaşanlarınız vardır. Bu ve bunun gibi şeyler parçaların üretim kalitesinden kaynaklanır (bariz bir şekilde) Jackson japon üretimi gitarlarının köprülerini 2006 yılında geliştirdiğini söyledi. Tasarımda hiç bir fark yoktu, ayrıca aynı üretim bandından çıkıyor hala bu köprüler. Farksa kullanılan çeliğin daha yoğun, daha çok sıkıştırılmış bir çelik olmasındaydı. Sustain'in artması parçaların yerlerine daha iyi oturmaları, daha dayanıklı olmaları gibi artıları var bu olayın ama nasıl anlayabilirsiniz bunu bilmiyorum...
Eğer önceden floyd rose'u olan bir gitar çalmadıysanız ya da ben 2 şeyi de yapamam, anlamam diyorsanız. Bir köprünün kalitesi için kullanabileceğiniz süper bir ölçüt var. Yukarıda da söylediğim gibi ne kadar para o kadar kalite
7-)Floyd-rose akord kaçırıyor ne yapılabilir?
| ||||
|
8-)Tremol-no
Bu da bu son dönemde piyasaya sürülen bir alet. Bunu tasarlayan adam baya gaz bir adam, bir çok foruma girip yapabileceği en iyi açıklamayı yapmak, kafalardaki soru işaretlerini temizlemek için uğraştığını gördüm. Tasarım aşamasında da baya kasmış, en ufak detaya kadar düşünmüş. Sitesindeki gitaristler öyle söylüyorlar.
Aletin ne olduğuna gelince, bu tremsetter gibi köprünün işleyişini "değiştiren" bir alet değil. Bu tremoloyu bir nevi açıp kapamaya yarıyor. Yani bu aleti takıyorsunuz gitara, 2 çalışma modu var. (bu modlara sadece ufak bir düğmeyi çevirerek geçebiliyorsunuz) 1. modda köprü sabitleniyor. Yani akordunuzu değiştirebiliyorsunuz istediğiniz gibi, bendlere vs. sabit köprülü gitarlar nasıl cevap/tepki veriyorlarsa sizin köprünüz de öyle oluyor. 2. modda köprü "dive only" yani telleri sadece gevşetebileceğiniz gibi çalışıyor. (bu moddayken akordunuzu düşürebilirsiniz (kalınlaştırabilirsiniz) köprünün pozisyonu değişmeyeceği için, tellerin uzunluğu yani akordları da değişmeyecektir. akla ilk olarak bu moddayken köprüyü kullanırsam akord bozulur gibi bir şey geliyor ama öyle değil, köprü yerine döndüğünde teller aynı uzunlukta kalıyorlar ) Ayrıca sitesinde bu aleti kullanan gitaristlerin yazdığına göre, floyd'u blokladığınızda olduğu gibi sustain artışı ve tonda bir tokluk da söz konusu oluyormuş. Bunlar çok önemli bence. Şahsen ben para bulduğum zaman bu aletten mutlaka alacağım.
Gitara takmaksa tremsetter'a göre çook daha kolay. Bir kere ekstra bir delik açmıyorsunuz gitara (biliyorum tremsetter kısmını okurken %99unuz "öeh, gitarı mı deleceğiz?" dediniz ) Bu aleti spring-claw dediğimiz yayları tutan parçanın yerine takıyorsunuz, yayları da bu alete takıyorsunuz, diğer ucunu da köprünün sustain block'una...
Sitesinden birkaç resim;
Bunlar da gitara takılmış hali. en üstteki resimde okla gösterdiğim yer yukarıdaki resimlerde gördüğünüz geniş olan kısım. zaten üstünde tremol-no diye yazıyor (herifin tipinin de süper olduğunu belirtmeden edemeyeceğim )
Son 2 resimde, farklı bir yöntemle takmışlar aleti. Geniş olan kısmını sustain block'a vidalamışlar.
Sitesinin linkini vereyim kendiniz inceleyin;
www.tremol-no.com
Sitesinde sıkça sorulan sorular bölümünden en önemli olduğunu düşündüğüm birkaç soruyu ve cevabını çevirdim;
-Tremol-no herhangi bir gitara takılabilir mi?
-Tremol-no 1954'ten beri üretilen, tremolo sistemi olan neredeyse bütün gitarlarda kullanılabilir. Bu işin avuç içi formülü şudur: Eğer 2-3-4 veya 5 yay varsa gitarınızın arkasında büyük ihtimalle gitarınıza tremol-no takabilirsiniz. Eğer herhangi bir köprüyle, sıradışı olan bir şeyle ilgili sorularınız varsa bize ulaşın. Gitarınızın ve köprünüzün önden ve arkadan resimlerini çekip yollayın.
-Tremol-no köprünün hissini değiştirecek mi?
-Hayır. Tremol-no, piyasadaki diğer bazı köprü bloklayan aletler gibi yayla çalışmıyor. Onun için barı kullandığınızda köprünüzün hissini değiştirmeyecektir.
Aletin ne olduğuna gelince, bu tremsetter gibi köprünün işleyişini "değiştiren" bir alet değil. Bu tremoloyu bir nevi açıp kapamaya yarıyor. Yani bu aleti takıyorsunuz gitara, 2 çalışma modu var. (bu modlara sadece ufak bir düğmeyi çevirerek geçebiliyorsunuz) 1. modda köprü sabitleniyor. Yani akordunuzu değiştirebiliyorsunuz istediğiniz gibi, bendlere vs. sabit köprülü gitarlar nasıl cevap/tepki veriyorlarsa sizin köprünüz de öyle oluyor. 2. modda köprü "dive only" yani telleri sadece gevşetebileceğiniz gibi çalışıyor. (bu moddayken akordunuzu düşürebilirsiniz (kalınlaştırabilirsiniz) köprünün pozisyonu değişmeyeceği için, tellerin uzunluğu yani akordları da değişmeyecektir. akla ilk olarak bu moddayken köprüyü kullanırsam akord bozulur gibi bir şey geliyor ama öyle değil, köprü yerine döndüğünde teller aynı uzunlukta kalıyorlar ) Ayrıca sitesinde bu aleti kullanan gitaristlerin yazdığına göre, floyd'u blokladığınızda olduğu gibi sustain artışı ve tonda bir tokluk da söz konusu oluyormuş. Bunlar çok önemli bence. Şahsen ben para bulduğum zaman bu aletten mutlaka alacağım.
Gitara takmaksa tremsetter'a göre çook daha kolay. Bir kere ekstra bir delik açmıyorsunuz gitara (biliyorum tremsetter kısmını okurken %99unuz "öeh, gitarı mı deleceğiz?" dediniz ) Bu aleti spring-claw dediğimiz yayları tutan parçanın yerine takıyorsunuz, yayları da bu alete takıyorsunuz, diğer ucunu da köprünün sustain block'una...
Sitesinden birkaç resim;
Bunlar da gitara takılmış hali. en üstteki resimde okla gösterdiğim yer yukarıdaki resimlerde gördüğünüz geniş olan kısım. zaten üstünde tremol-no diye yazıyor (herifin tipinin de süper olduğunu belirtmeden edemeyeceğim )
Son 2 resimde, farklı bir yöntemle takmışlar aleti. Geniş olan kısmını sustain block'a vidalamışlar.
Sitesinin linkini vereyim kendiniz inceleyin;
www.tremol-no.com
Sitesinde sıkça sorulan sorular bölümünden en önemli olduğunu düşündüğüm birkaç soruyu ve cevabını çevirdim;
-Tremol-no herhangi bir gitara takılabilir mi?
-Tremol-no 1954'ten beri üretilen, tremolo sistemi olan neredeyse bütün gitarlarda kullanılabilir. Bu işin avuç içi formülü şudur: Eğer 2-3-4 veya 5 yay varsa gitarınızın arkasında büyük ihtimalle gitarınıza tremol-no takabilirsiniz. Eğer herhangi bir köprüyle, sıradışı olan bir şeyle ilgili sorularınız varsa bize ulaşın. Gitarınızın ve köprünüzün önden ve arkadan resimlerini çekip yollayın.
-Tremol-no köprünün hissini değiştirecek mi?
-Hayır. Tremol-no, piyasadaki diğer bazı köprü bloklayan aletler gibi yayla çalışmıyor. Onun için barı kullandığınızda köprünüzün hissini değiştirmeyecektir.
9-)Floyd-rose'u bloklamak (eski kafa)
Bir çok sebepten dolayı floyd-rose'unu bloklamak isteyenler olabiliyor, bu "sebepler" tremsetter ve tremol-no kısmında baya geçti aslında ama genel olarak tekrar bahsetmek gerekirse, akord problemleri, bendlerin istenildiği gibi duyulmaması, sustain yetersizliği ve tonun istenilen kadar tok olmaması vs.. Genellikle akord problemi oluyor ama sebep.
Burda yapacağımız iş, sustain block'un 2 tarafına birşeyler yerleştirerek hareket etmesini engellemek, pozisyonunu sabitlemek olmalı. Aslında bu konuda anlatılacak çok fazla bir şey yok. sadece dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var onlardan bahsedeceğim.
İlk olarak sustain block'unun 2 tarafına koyacağınız şeyi kafanıza göre seçebilirsiniz. Ama değişik şeylerin değişik yanları etkileri olacaktır tabii ki. Bir sürü ufak tahta parçasından silgiye, büyük (nispeten) 2 tahta parçasından vidaya kadar bir sürü şey kullananı gördüm. Bunların bazıları takıp çıkartmak konusunda rahatlık sağlayabilir, ama sustain block'un 2 tarafını birden sıkı bir şekilde kapatan 2 tane tahta parçası bence en iyi işi görecektir. Yukarıda bahsettiğim gibi bu tahta parçaları sustain'in artışını ve tona ekstra bir tokluk gelmesini sağlayacakları için ne kadar iyi temas ederlerse, ne kadar büyük olurlarsa ve en önemlisi ne kadar çok yüzey alanından temas ederlerse o kadar iyi. Floyd-rose'un gövde ile beraber titreşmesini sağlıyoruz çünkü bu sayede. Tellerin 2 ucu da gövdeye girmiş oluyor böylece, yani 1 ucu havada salınmıyor. Bir de buraya koyacağınız şeyleri yapıştırmanıza gerek yok, eğer tahta vs. gibi birşey kullanacaksanız biraz sıkı olmasına dikkat etmeniz yeterli. Yapıştırırsanız eğer sonra bu şeyi çıkartmak istediğinizde sorun olabilir. Bir de gerekli tahtayı nerden bulabilirim derseniz, köprünün 2 tarafının ölçülerini alıp, herhangi bir marangoza fln giderseniz size yardımcı olacaktır. Şunu da ekliyim, mesela ölçtünüz kalınlık olarak bir taraf 17mm çıktı. Marangoza gidip 16-17-18mm kalınlığında tahtalar isteyin, hangisinin tam oturacağını bilemezsiniz. en fazla 2 milyon para alacaktır sizden Derinliği ölçmeyi de unutmuyorsunuz tabii ama o nispeten çok kolay.
Neyse, dikkat etmemiz gereken ilk ve belki de tek şey, bloklama işlemine başlamadan önce köprüyü isteğimiz pozisyona getirmek. Yani mesela tam paralel olmasını sağlamak (eğer istenilen buysa, ki genelde budur) Floyd-rose'u blokladıktan sonra yayların bir işlevi kalmıyor aslında köprüyü tutmak açısından ama topraklama olayı için önemliler, eğer yayları çıkartırsanız floyd-rose'dan farklı bir kabloyla topraklama yapmanız gerekecektir.
Birkaç tane bloklanmış floyd-rose resmi koymak gerekirse;
burda da adam bir vida mekanizması monte etmiş gitara. Bu köprüyü tek yönlü olarak blokluyor, yani telleri gevşetebiliyorsunuz
Zor görünmediğini düşünüyorum, zor bir şey de değil zaten...
Burda yapacağımız iş, sustain block'un 2 tarafına birşeyler yerleştirerek hareket etmesini engellemek, pozisyonunu sabitlemek olmalı. Aslında bu konuda anlatılacak çok fazla bir şey yok. sadece dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var onlardan bahsedeceğim.
İlk olarak sustain block'unun 2 tarafına koyacağınız şeyi kafanıza göre seçebilirsiniz. Ama değişik şeylerin değişik yanları etkileri olacaktır tabii ki. Bir sürü ufak tahta parçasından silgiye, büyük (nispeten) 2 tahta parçasından vidaya kadar bir sürü şey kullananı gördüm. Bunların bazıları takıp çıkartmak konusunda rahatlık sağlayabilir, ama sustain block'un 2 tarafını birden sıkı bir şekilde kapatan 2 tane tahta parçası bence en iyi işi görecektir. Yukarıda bahsettiğim gibi bu tahta parçaları sustain'in artışını ve tona ekstra bir tokluk gelmesini sağlayacakları için ne kadar iyi temas ederlerse, ne kadar büyük olurlarsa ve en önemlisi ne kadar çok yüzey alanından temas ederlerse o kadar iyi. Floyd-rose'un gövde ile beraber titreşmesini sağlıyoruz çünkü bu sayede. Tellerin 2 ucu da gövdeye girmiş oluyor böylece, yani 1 ucu havada salınmıyor. Bir de buraya koyacağınız şeyleri yapıştırmanıza gerek yok, eğer tahta vs. gibi birşey kullanacaksanız biraz sıkı olmasına dikkat etmeniz yeterli. Yapıştırırsanız eğer sonra bu şeyi çıkartmak istediğinizde sorun olabilir. Bir de gerekli tahtayı nerden bulabilirim derseniz, köprünün 2 tarafının ölçülerini alıp, herhangi bir marangoza fln giderseniz size yardımcı olacaktır. Şunu da ekliyim, mesela ölçtünüz kalınlık olarak bir taraf 17mm çıktı. Marangoza gidip 16-17-18mm kalınlığında tahtalar isteyin, hangisinin tam oturacağını bilemezsiniz. en fazla 2 milyon para alacaktır sizden Derinliği ölçmeyi de unutmuyorsunuz tabii ama o nispeten çok kolay.
Neyse, dikkat etmemiz gereken ilk ve belki de tek şey, bloklama işlemine başlamadan önce köprüyü isteğimiz pozisyona getirmek. Yani mesela tam paralel olmasını sağlamak (eğer istenilen buysa, ki genelde budur) Floyd-rose'u blokladıktan sonra yayların bir işlevi kalmıyor aslında köprüyü tutmak açısından ama topraklama olayı için önemliler, eğer yayları çıkartırsanız floyd-rose'dan farklı bir kabloyla topraklama yapmanız gerekecektir.
Birkaç tane bloklanmış floyd-rose resmi koymak gerekirse;
burda da adam bir vida mekanizması monte etmiş gitara. Bu köprüyü tek yönlü olarak blokluyor, yani telleri gevşetebiliyorsunuz
Zor görünmediğini düşünüyorum, zor bir şey de değil zaten...
10-)D-Tuna
Aslında tremol-no ve hipshot tremsetter gibi aletler varken d-tuna'ya çok da gerek yok ama yine de bazı gitaristler bu aletleri tercih ediyorlar (Özellikle de Van Halen fanı olanlar ) Onun için kısaca bahsetmek gerek diye düşündüm. Pek bir şey ben de bilmiyorum hakkında, nasıl çalıştığını da anlamadım Ama şunu söylemeliyim eğer hızlıca akord değiştirmek sizin için çok önemliyse sahnede tremol-no ile birlikte kullanıldığında çok iyi sonuçlar verecektir.
Önce bir resmine bakın isterseniz;
Bu aleti string holder block'u sıkıştıran vidanın yerine takıyorsunuz. Ve çektiğiniz zaman kalın mi telini re'ye alıyor. Yani drop-d'ye geçmiş oluyorsunuz. Her köprüye takılmıyor, low-profile olanlara ve single locking olanlara mesela takılamıyor. Ayrıca doğru çalışması için köprüyü bloklamak ya da tremsetter gibi birşeyler kullanmak gerekiyor. Birkaç resim daha;
ve sitesinin linki;
http://www.dtuna.com/
Önce bir resmine bakın isterseniz;
Bu aleti string holder block'u sıkıştıran vidanın yerine takıyorsunuz. Ve çektiğiniz zaman kalın mi telini re'ye alıyor. Yani drop-d'ye geçmiş oluyorsunuz. Her köprüye takılmıyor, low-profile olanlara ve single locking olanlara mesela takılamıyor. Ayrıca doğru çalışması için köprüyü bloklamak ya da tremsetter gibi birşeyler kullanmak gerekiyor. Birkaç resim daha;
ve sitesinin linki;
http://www.dtuna.com/
11-)Floyd-rose'lu gitarda tel ve akord değiştirme
Bu olaylarla ilgili yapılması gerekenleri aslında floyd-rose nasıl ayarlanır kısmında anlattım. (sabit köprülü bir gitardan farklı olan yanlarını yani) Burda sadece birkaç uyarı,öneride bulunacağım. Daha çok yeni yeni floyd-rose ile ilgilienmeye başlayanlar için.
-Eğer floyd-rose'lu gitarınızın akordunu değiştirmek istiyorsanız, köprüyü (pozisyonunu) yeniden ayarlamanız gerekecektir
-Eğer kullandığınız telden farklı kalınlıkta bir tel kullanmak istiyorsanız köprüyü ayarlamanız gerekecektir
-Eğer aynı kalınlıkta telleri aynı akord düzeniyle kullanacaksanız, köprünün ayarlarını hiç değiştirmeden tel değiştirebilirsiniz.
-Eğer tek bir teliniz köprüye yakın bir yerden koptuysa, teli değiştirmeden, akord kolundan biraz daha uzatarak yeniden takabilirsiniz, herhangi bir ayar da gerekmeyecektir.
-Akordu yaptıktan sonra kilitleri kilitlemeden önce, kolla şiddetli bir şekilde oynayarak tellerin biraz daha oturmalarını sağlayın. Tekrar akord edip kilitleri öyle kapayın.
-Tel değiştirirken bütün telleri birden sökerseniz eğer, köprü inebileceği kadar aşşağıya inecektir ve bu durumda telleri takmaya başladığınızda, ilk bikaç telden ses
çıkmayabilir, klavyeye yapışacakları için. Telaş etmeyin, telleri takmaya devam edin. Hepsini takıp gerdikten sonra köprüyü ayarlayın.
-Daha hızlı akord değiştirmek için her seferinde telleri olması gerekenden biraz daha sıkı akordlayın, yukarıda anlattığım gibi bir teli gerdiğinizde diğerleri gevşeyecektir onun için tekrar tekrar akord yapmak durumunda kalacaksınız. Söylediğimi yaparsanız çok daha hızlı akord yapabilirsiniz.
-Eğer floyd-rose'lu gitarınızın akordunu değiştirmek istiyorsanız, köprüyü (pozisyonunu) yeniden ayarlamanız gerekecektir
-Eğer kullandığınız telden farklı kalınlıkta bir tel kullanmak istiyorsanız köprüyü ayarlamanız gerekecektir
-Eğer aynı kalınlıkta telleri aynı akord düzeniyle kullanacaksanız, köprünün ayarlarını hiç değiştirmeden tel değiştirebilirsiniz.
-Eğer tek bir teliniz köprüye yakın bir yerden koptuysa, teli değiştirmeden, akord kolundan biraz daha uzatarak yeniden takabilirsiniz, herhangi bir ayar da gerekmeyecektir.
-Akordu yaptıktan sonra kilitleri kilitlemeden önce, kolla şiddetli bir şekilde oynayarak tellerin biraz daha oturmalarını sağlayın. Tekrar akord edip kilitleri öyle kapayın.
-Tel değiştirirken bütün telleri birden sökerseniz eğer, köprü inebileceği kadar aşşağıya inecektir ve bu durumda telleri takmaya başladığınızda, ilk bikaç telden ses
çıkmayabilir, klavyeye yapışacakları için. Telaş etmeyin, telleri takmaya devam edin. Hepsini takıp gerdikten sonra köprüyü ayarlayın.
-Daha hızlı akord değiştirmek için her seferinde telleri olması gerekenden biraz daha sıkı akordlayın, yukarıda anlattığım gibi bir teli gerdiğinizde diğerleri gevşeyecektir onun için tekrar tekrar akord yapmak durumunda kalacaksınız. Söylediğimi yaparsanız çok daha hızlı akord yapabilirsiniz.
12-)Floyd-rose nasıl ayarlanır?
En sık sorulan sorulardan birisi olsa gerek. Yaptığımız ayarların ne gibi sonuçları olacaklarını ve nasıl yapılacaklarını açıklamaya çalışacağım. Bunu yapmadan önce karar vermemiz gereken 3 şey var;
1-)Tellerin yüksekliğinin nasıl olmasını istediğimiz
2-)Köprünün pozisyonunun nasıl olmasını istediğimiz
3-)Köprünün sert bir his mi yoksa yumuşak bir his mi vermesini istediğimiz.
Bunları belirledikten sonra tam ters sırayla köprüyü ayarlamaya başlayacağız. Yani ilk olarak yumuşak-sert his olayını halletmemiz lazım.
1-)Köprünün sertliği:
Köprünün sertliği nedir derseniz, köprüyü belirli bir miktar eğmek istediğinizde bunu ne kadar zor ya da ne kadar kolay yapacağınız diyebilirim. Basitçe kolla oynadığınız zaman köprünün verdiği his diyebiliriz (biliyorum çok basit oldu ) Bu sertlik-yumuşaklık hissinin kendine göre avantajları ve dezavantajları var. Ama önce nasıl yapılacağına bakalım:
Burda ilk bilmemiz gereken bu sertliği yumuşaklığı yayların belirlediği. Yaylardan biraz bahsedersem herşeyi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Her bir yayın yapıldığı maddeye, kalınlığına vs. göre bir yay sabiti vardır. Bu yay sabiti o yayı belirli bir miktar uzatmak için uygulamamız gereken kuvvettir. Yani bir yayı 1cm uzatmak size çok kolay gelirken başka bir yayı 1 cm. uzatamayabilirsiniz bile. Meşhur F=k.x formülündeki "k" oluyor yani bu. (x uzunluk F kuvvet )
Burda dikkat etmemiz gereken 3 nokta var.
1-)Kullandığımız yayların yay sabitleri (kolay mı yoksa zor mu uzayan yaylar oldukları)
2-)Kaç yay kullandığımız.
3-)Yayları nasıl taktığımız.
1-)Floyd-rose için kullandığımız yayların bir çok çeşitleri var. kalın,ince,sert , yumuşak (evet bence de komik ) Eğer taktığımız yaylar yay sabiti yüksek olan yaylarsa köprüyle oynarken köprüyü belirli bir miktar eğmek istediğimizde daha çok dirençle karşılaşırız yani köprü sert/sıkı bir his verir. Daha yumuşak bir his için daha düşük yay sabitli yaylar daha sert bir his için daha sert yaylar kullanmamız gerekli (bariz...)
2-)Kaç yay kullandığımız da aynı şekilde köprünün sertliğine etki edecektir. Çünkü köprüyü "x" miktarda eğmek istediğimizde kaç yay kullanıyorsak o kadar F=k.x bize karşı koymaya çalışacaktır. Onun yay ekledikçe köprünün hissi sertleşecektir.
3-)Bir de yayları nasıl yerleştirdiğimiz önemli. Aşşağıdaki resimlere bakarsanız daha iyi anlayacaksınız. Yani yayları düz mü çapraz mı koyduğumuz. Yayları düz koyyduğumuz zaman kuvveti direk alacakları, çapraz koyduğumuz zamansa uygulanan kuvvetin bir kısmı boşa gideceği (sinüs bok püsür hesaplamaları) için çapraz konulan yaylar daha sert bir his verecek yani daha zor gerilecektir.
Bu yayları çapraz taktığımız zaman;
Bu da düz, bu kullanımın daha stabil olduğundan bahsetmiştik
Sertlik ve yumuşaklık konusu sadece kullanırkenki keyfimize bağlı olmamalı. Çünkü daha çok yayla daha sert bir şekilde ayarlanan köprü daha stabil olacaktır. Yukarıda da açıkladığım gibi köprüyü yerinden oynatmak çok daha zor olacaktır çünkü. Ne kadar sıkı bir köprünüz olursa o kadar iyi akord tutar gibi bir genelleme yapmak çok da yanlış olmayacaktır yani. (bu işin limiti sabit köprü mantığına kadar gidiyor, yaylarımız o kadar sert olsun ki, bildiğimiz demir çubuk gibi olsun diye düşünürsek köprümüzün sabit bir köprü olacağını anlayabiliriz. yani ne kadar sert o kadar stabil) Ayrıca bendlerdeki sorunlar da aynı miktarda azalacaktır.
Kaç tane, nasıl yay kullanılmalı ve nasıl takılmalı derseniz. Tek bir şey söyleyebilirim, genelde çapraz takılan yayların daha az stabil olduğu düz takılan yaylara göre daha çok akord kaçırdıkları söylenir, tam olarak açıklayamam bunun neden olduğunu ama anlayan anlamıştır diye saçmalamak istiyorum hehe. Yani 3 yay kullanıp 2sini çapraz takmak yerine 4 yay kullanıp hepsini düz takmak daha mantıklı. daha sert yay ise zevkinize kalmış ama bence uğraşmaya gerek yok, 4 yay alıp takmanız işi çözecektir. Bir de son olarak burdan 2-3 yayla gitar akord tutmaz gibi bir sonuç çıkartmazsınız umarım...
2-)Köprünün pozisyonu:
Aşağıdaki resimlere bakarak köprünün pozisyonundan kastımı anlayabilirsiniz.
Bu resimde köprü olması gerekenden fazla yukarıda. yayları gererek ya da telleri gevşeterek paralel pozisyona getirmemiz gerekli köprüyü:
Bu resimdeyse köprü istediğimiz pozisyonda
Yani köprü gitara paralel mi dursun yoksa daha yukarıda mı, aşşağıda mı? Ben çoğunluğun ulaşmak istediği paralellik (sıfır noktası ya da ingilizce olaraktan neutral position da denir) nasıl sağlanabilir onu anlatacağım, Başka bir isteğiniz olursa kendiniz yapabilirsiniz onu. Neden öyle bir şey isteyelim derseniz ondan ileride bahsedeceğim.
Hesaba katmamız gereken şey floyd-rose'un çalışma mantığı bölümündekinin 10'da biri. Olay çok basit, eğer telleri gererseniz köprü yukarı kalkacaktır ve bunu gidermek için yayları germeniz gerekir. Eğer yayları gererseniz köprü aşşağı inecektir ve bunu gidermek için telleri germeniz gerekir. Örnek üzerinden gidelim;
Diyelim ki gitarımızı natürele akordladık ama köprü gövdeye paralel durmuyor, daha yukarıda duruyor. bu durumda tellerin üzerindeki basınç biraz fazla demektir, yani teller köprüyü olması gerekenden daha fazla çekebiliyorlar. Bunu gidermek için arkadaki yayları bir miktar germemiz lazım, Yani ordaki vidaları gövdenin içine doğru sokmamız. Ne kadar çevireceğiniz ise kullandığınız yaylara ve sayılarına bağlı, onun için deneme yanılmadan başka şansınız yok. Dikkate almanız gereken şeyse şu. yayları gerdiğiniz zaman köprü bir miktar aşşağıya inecektir ve teller uzayacaktır. Yani yayları gerdikten sonra telleri bir miktar gevşetmemiz gerekecek. (uzadıkları için ayarladığımız akorddan daha ince bir hale geldiler, o yüzden gevşetmemiz lazım) Bu da köprünün aşşağıya inmesine sebep olacaktır. Onun için yayları gerginleştirirken köprüyü paralel pozisyona direk getirmeyi denemeyin. Biraz gerin ve akord edin. Sonra gerekirse tekrar yapın. Bu kadar basit
Bunun bir de kısa yolu var. Köprüyü barın yardımıyla istediğiniz pozisyona getirip altına bir sünger,bez parçası yerleştirip geçiçi olarak sabitliyorsunuz. Yani köprü ayarladıktan sonra olmasını istediğiniz pozisyonda duruyor ve o pozisyondayken aleti akord ediyorsunuz. Sonra süngeri/bez parçasını kaldırıyorsunuz, akord bozuluyor tabii ki ama yaylarla oynayarak köprüyü o olmasını istediğiniz pozisyona getirdiğinizde göreceksiniz ki akord oldukça doğru kalmış olacak. Tek bir kez daha akordlamanız yeterli olacaktır büyük ihtimalle
Son olarak bazı noktalarda yaylarınızı tamamen gevşetseniz ya da tamamen gerseniz de köprüyü istediğiniz pozisyona getiremeyebilirsiniz. Bu durumda duruma göre yay sayısını arttırmanız ya da azaltmanız gerekebilir...
3-)Tellerin yüksekliği
Bunu yukarıda da bahsettiğimiz gibi floyd-postları denen yerden ayarlacağız. Yani köprüyü gövdeye bağlayan vidalardan. Aslında köprünün pozisyonun da tabii ki tellerin yüksekliğine etkisi var ama onu zaten ayarladık İngilizce'de tellerin yüksekliği için kullanılan bir terim var "action" diye. Action nedir derseniz 12. perdede ince mi telinin klavyeden yüksekliği. Bunu bir cetvelle ölçebilirsiniz resimdeki gibi. Bunun için tam bir sayı olmasa da genellikle insanlar 1-1.5 mm arasında ayarlarlar bunu. Ne zaman 1mm ne zaman 1.5mm yapmak lazım sorusunun cevabı, eğer tellerde cızırdama olmuyorsa keyfi oluyor. Telleri klavyeye yakın ayarladığımız zaman sustainimizin daha düşük ve tonumuzun daha az hacimli, kirli olacağını söyleyebilirim. Telleri yüksek bir seviyeye ayarladığımızda ise daha temiz/net ve daha tok bir ton, daha çok sustain alırız.
Biraz açıklamak gerekirse;
Tonun temizliği tellerin perdelerle ilişkilerine ve manyetiğe yakınlığına göre değişir. Tellerimiz cızırdıyorsa eğer tonumuz çok pis olacaktır bunu anlamak zor olmasa gerek. Telleri klavyeye yaklaştırdığımız zaman bizim bir cızırdama farkedemeyeceğimiz kadar da olsa teller bir sonraki fretlere temas edecektir (çaldığımız zaman, yani teller salınırken.) Bu da tonda kirliliğe sebep olur. Aynı şekilde teller manyetiğe ne kadar yakın olurlarsa tonumuz o kadar kirli olacaktır ve de o kadar çok dip gürültüsü olacaktır.
Sustain de aynı şekilde tellerin perdelerle olan temasına ve manyetiklere yakınlığına bağlıdır. teller perdelere ne kadar deyiyorsa sustain o kadar düşecektir. Aynı zamanda manyetiklerin yarattıkları manyetik alan telin salımını engelleme eğiliminde olduğu için tel manyetiğe ne kadar yakın olursa sustain o kadar azalacaktır.
Aşşağıdaki şemaya bir göz atın. Telleri kaldırdığımız zaman tellerin daha uzun olacaklarını görebiliyoruz. Çok ufak bir miktar da olsa bu da önemlidir. 24.75-25.5 scale gitarların arasındaki farktan bahsetmiştik.
Son olarak, ben -metal müzik çalan birisi olarak- telleri kalın teller klavyeden daha uzak, ince teller daha yakın olacak şekilde ayarlıyorum. Yüksek gain kullandığım için ince tellerde sustain problemim pek olmuyor. Üst telleri daha yukarıda tutarak daha sert, tok bir his vermelerini ve daha temiz duyulmalarını sağlıyorum (ya da hedefliyorum) Alt tellerdeki temizlik problemine gelince, benim çaldığım tarzda özellikle konserlerde sololardan çok rifflerin/ritmlerin anlaşılması zor oluyor, onun için tercihimi bu yönde kullanıyorum. Aradaki fark ne kadar derseniz galiba 0.1mm kadar...
Bütün bunları yaptıktan sonra gitarı tekrar akord edip entonasyon ayarını yapmamız lazım. Tellerin yüksekliğini burdan ayarlamamız da akorda az da olsa etki edecektir, çünkü bahsettiğimiz gibi uzunluklarını da değiştiriyoruz aslında.
1-)Tellerin yüksekliğinin nasıl olmasını istediğimiz
2-)Köprünün pozisyonunun nasıl olmasını istediğimiz
3-)Köprünün sert bir his mi yoksa yumuşak bir his mi vermesini istediğimiz.
Bunları belirledikten sonra tam ters sırayla köprüyü ayarlamaya başlayacağız. Yani ilk olarak yumuşak-sert his olayını halletmemiz lazım.
1-)Köprünün sertliği:
Köprünün sertliği nedir derseniz, köprüyü belirli bir miktar eğmek istediğinizde bunu ne kadar zor ya da ne kadar kolay yapacağınız diyebilirim. Basitçe kolla oynadığınız zaman köprünün verdiği his diyebiliriz (biliyorum çok basit oldu ) Bu sertlik-yumuşaklık hissinin kendine göre avantajları ve dezavantajları var. Ama önce nasıl yapılacağına bakalım:
Burda ilk bilmemiz gereken bu sertliği yumuşaklığı yayların belirlediği. Yaylardan biraz bahsedersem herşeyi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Her bir yayın yapıldığı maddeye, kalınlığına vs. göre bir yay sabiti vardır. Bu yay sabiti o yayı belirli bir miktar uzatmak için uygulamamız gereken kuvvettir. Yani bir yayı 1cm uzatmak size çok kolay gelirken başka bir yayı 1 cm. uzatamayabilirsiniz bile. Meşhur F=k.x formülündeki "k" oluyor yani bu. (x uzunluk F kuvvet )
Burda dikkat etmemiz gereken 3 nokta var.
1-)Kullandığımız yayların yay sabitleri (kolay mı yoksa zor mu uzayan yaylar oldukları)
2-)Kaç yay kullandığımız.
3-)Yayları nasıl taktığımız.
1-)Floyd-rose için kullandığımız yayların bir çok çeşitleri var. kalın,ince,sert , yumuşak (evet bence de komik ) Eğer taktığımız yaylar yay sabiti yüksek olan yaylarsa köprüyle oynarken köprüyü belirli bir miktar eğmek istediğimizde daha çok dirençle karşılaşırız yani köprü sert/sıkı bir his verir. Daha yumuşak bir his için daha düşük yay sabitli yaylar daha sert bir his için daha sert yaylar kullanmamız gerekli (bariz...)
2-)Kaç yay kullandığımız da aynı şekilde köprünün sertliğine etki edecektir. Çünkü köprüyü "x" miktarda eğmek istediğimizde kaç yay kullanıyorsak o kadar F=k.x bize karşı koymaya çalışacaktır. Onun yay ekledikçe köprünün hissi sertleşecektir.
3-)Bir de yayları nasıl yerleştirdiğimiz önemli. Aşşağıdaki resimlere bakarsanız daha iyi anlayacaksınız. Yani yayları düz mü çapraz mı koyduğumuz. Yayları düz koyyduğumuz zaman kuvveti direk alacakları, çapraz koyduğumuz zamansa uygulanan kuvvetin bir kısmı boşa gideceği (sinüs bok püsür hesaplamaları) için çapraz konulan yaylar daha sert bir his verecek yani daha zor gerilecektir.
Bu yayları çapraz taktığımız zaman;
Bu da düz, bu kullanımın daha stabil olduğundan bahsetmiştik
Sertlik ve yumuşaklık konusu sadece kullanırkenki keyfimize bağlı olmamalı. Çünkü daha çok yayla daha sert bir şekilde ayarlanan köprü daha stabil olacaktır. Yukarıda da açıkladığım gibi köprüyü yerinden oynatmak çok daha zor olacaktır çünkü. Ne kadar sıkı bir köprünüz olursa o kadar iyi akord tutar gibi bir genelleme yapmak çok da yanlış olmayacaktır yani. (bu işin limiti sabit köprü mantığına kadar gidiyor, yaylarımız o kadar sert olsun ki, bildiğimiz demir çubuk gibi olsun diye düşünürsek köprümüzün sabit bir köprü olacağını anlayabiliriz. yani ne kadar sert o kadar stabil) Ayrıca bendlerdeki sorunlar da aynı miktarda azalacaktır.
Kaç tane, nasıl yay kullanılmalı ve nasıl takılmalı derseniz. Tek bir şey söyleyebilirim, genelde çapraz takılan yayların daha az stabil olduğu düz takılan yaylara göre daha çok akord kaçırdıkları söylenir, tam olarak açıklayamam bunun neden olduğunu ama anlayan anlamıştır diye saçmalamak istiyorum hehe. Yani 3 yay kullanıp 2sini çapraz takmak yerine 4 yay kullanıp hepsini düz takmak daha mantıklı. daha sert yay ise zevkinize kalmış ama bence uğraşmaya gerek yok, 4 yay alıp takmanız işi çözecektir. Bir de son olarak burdan 2-3 yayla gitar akord tutmaz gibi bir sonuç çıkartmazsınız umarım...
2-)Köprünün pozisyonu:
Aşağıdaki resimlere bakarak köprünün pozisyonundan kastımı anlayabilirsiniz.
Bu resimde köprü olması gerekenden fazla yukarıda. yayları gererek ya da telleri gevşeterek paralel pozisyona getirmemiz gerekli köprüyü:
Bu resimdeyse köprü istediğimiz pozisyonda
Yani köprü gitara paralel mi dursun yoksa daha yukarıda mı, aşşağıda mı? Ben çoğunluğun ulaşmak istediği paralellik (sıfır noktası ya da ingilizce olaraktan neutral position da denir) nasıl sağlanabilir onu anlatacağım, Başka bir isteğiniz olursa kendiniz yapabilirsiniz onu. Neden öyle bir şey isteyelim derseniz ondan ileride bahsedeceğim.
Hesaba katmamız gereken şey floyd-rose'un çalışma mantığı bölümündekinin 10'da biri. Olay çok basit, eğer telleri gererseniz köprü yukarı kalkacaktır ve bunu gidermek için yayları germeniz gerekir. Eğer yayları gererseniz köprü aşşağı inecektir ve bunu gidermek için telleri germeniz gerekir. Örnek üzerinden gidelim;
Diyelim ki gitarımızı natürele akordladık ama köprü gövdeye paralel durmuyor, daha yukarıda duruyor. bu durumda tellerin üzerindeki basınç biraz fazla demektir, yani teller köprüyü olması gerekenden daha fazla çekebiliyorlar. Bunu gidermek için arkadaki yayları bir miktar germemiz lazım, Yani ordaki vidaları gövdenin içine doğru sokmamız. Ne kadar çevireceğiniz ise kullandığınız yaylara ve sayılarına bağlı, onun için deneme yanılmadan başka şansınız yok. Dikkate almanız gereken şeyse şu. yayları gerdiğiniz zaman köprü bir miktar aşşağıya inecektir ve teller uzayacaktır. Yani yayları gerdikten sonra telleri bir miktar gevşetmemiz gerekecek. (uzadıkları için ayarladığımız akorddan daha ince bir hale geldiler, o yüzden gevşetmemiz lazım) Bu da köprünün aşşağıya inmesine sebep olacaktır. Onun için yayları gerginleştirirken köprüyü paralel pozisyona direk getirmeyi denemeyin. Biraz gerin ve akord edin. Sonra gerekirse tekrar yapın. Bu kadar basit
Bunun bir de kısa yolu var. Köprüyü barın yardımıyla istediğiniz pozisyona getirip altına bir sünger,bez parçası yerleştirip geçiçi olarak sabitliyorsunuz. Yani köprü ayarladıktan sonra olmasını istediğiniz pozisyonda duruyor ve o pozisyondayken aleti akord ediyorsunuz. Sonra süngeri/bez parçasını kaldırıyorsunuz, akord bozuluyor tabii ki ama yaylarla oynayarak köprüyü o olmasını istediğiniz pozisyona getirdiğinizde göreceksiniz ki akord oldukça doğru kalmış olacak. Tek bir kez daha akordlamanız yeterli olacaktır büyük ihtimalle
Son olarak bazı noktalarda yaylarınızı tamamen gevşetseniz ya da tamamen gerseniz de köprüyü istediğiniz pozisyona getiremeyebilirsiniz. Bu durumda duruma göre yay sayısını arttırmanız ya da azaltmanız gerekebilir...
3-)Tellerin yüksekliği
Bunu yukarıda da bahsettiğimiz gibi floyd-postları denen yerden ayarlacağız. Yani köprüyü gövdeye bağlayan vidalardan. Aslında köprünün pozisyonun da tabii ki tellerin yüksekliğine etkisi var ama onu zaten ayarladık İngilizce'de tellerin yüksekliği için kullanılan bir terim var "action" diye. Action nedir derseniz 12. perdede ince mi telinin klavyeden yüksekliği. Bunu bir cetvelle ölçebilirsiniz resimdeki gibi. Bunun için tam bir sayı olmasa da genellikle insanlar 1-1.5 mm arasında ayarlarlar bunu. Ne zaman 1mm ne zaman 1.5mm yapmak lazım sorusunun cevabı, eğer tellerde cızırdama olmuyorsa keyfi oluyor. Telleri klavyeye yakın ayarladığımız zaman sustainimizin daha düşük ve tonumuzun daha az hacimli, kirli olacağını söyleyebilirim. Telleri yüksek bir seviyeye ayarladığımızda ise daha temiz/net ve daha tok bir ton, daha çok sustain alırız.
Biraz açıklamak gerekirse;
Tonun temizliği tellerin perdelerle ilişkilerine ve manyetiğe yakınlığına göre değişir. Tellerimiz cızırdıyorsa eğer tonumuz çok pis olacaktır bunu anlamak zor olmasa gerek. Telleri klavyeye yaklaştırdığımız zaman bizim bir cızırdama farkedemeyeceğimiz kadar da olsa teller bir sonraki fretlere temas edecektir (çaldığımız zaman, yani teller salınırken.) Bu da tonda kirliliğe sebep olur. Aynı şekilde teller manyetiğe ne kadar yakın olurlarsa tonumuz o kadar kirli olacaktır ve de o kadar çok dip gürültüsü olacaktır.
Sustain de aynı şekilde tellerin perdelerle olan temasına ve manyetiklere yakınlığına bağlıdır. teller perdelere ne kadar deyiyorsa sustain o kadar düşecektir. Aynı zamanda manyetiklerin yarattıkları manyetik alan telin salımını engelleme eğiliminde olduğu için tel manyetiğe ne kadar yakın olursa sustain o kadar azalacaktır.
Aşşağıdaki şemaya bir göz atın. Telleri kaldırdığımız zaman tellerin daha uzun olacaklarını görebiliyoruz. Çok ufak bir miktar da olsa bu da önemlidir. 24.75-25.5 scale gitarların arasındaki farktan bahsetmiştik.
Son olarak, ben -metal müzik çalan birisi olarak- telleri kalın teller klavyeden daha uzak, ince teller daha yakın olacak şekilde ayarlıyorum. Yüksek gain kullandığım için ince tellerde sustain problemim pek olmuyor. Üst telleri daha yukarıda tutarak daha sert, tok bir his vermelerini ve daha temiz duyulmalarını sağlıyorum (ya da hedefliyorum) Alt tellerdeki temizlik problemine gelince, benim çaldığım tarzda özellikle konserlerde sololardan çok rifflerin/ritmlerin anlaşılması zor oluyor, onun için tercihimi bu yönde kullanıyorum. Aradaki fark ne kadar derseniz galiba 0.1mm kadar...
Bütün bunları yaptıktan sonra gitarı tekrar akord edip entonasyon ayarını yapmamız lazım. Tellerin yüksekliğini burdan ayarlamamız da akorda az da olsa etki edecektir, çünkü bahsettiğimiz gibi uzunluklarını da değiştiriyoruz aslında.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)